2. Çuldan giysinizi, kıldan gömleğinizi giyin ve çocuklarınız için
ağıt yakın. Çünkü sonunuz pek yakın.
3. Kılıç üzerinize salınıyor, kim onu döndürecek?
4. Ateş üzerinize akıtılıyor, kim onu söndürecek?
5. Felaketler üzerinize yağdırılıyor, kim onları durduracak?
6. Ormandaki aç aslanı kimse durdurabilir mi, ya da anız içindeki
alevlenmeye başlamış ateşi kimse söndürebilir mi?
7. Güçlü bir okçu tarafından fırlatılmış bir oku kimse durdurabilir
mi?
8. Rabbiniz olan Tanrı felaketleri gönderdiğinde, kim onları
durdurabilir ki?
9. Ateş almış öfkesi taştığında, kim onu söndürebilir ki?
10. Şimşek çaktığında, kim tir tir titremez? Gök gürlediğinde, kim
korku ile sarsılmaz?
11. Tehdidi savuran Rabbiniz olunca, kendisine ulaşıp da yere
çakılmayacak kimse var mıdır?
12. Yeryüzü tamamen bütün temellerinden sarsılır, denizler derinliklerinden
yukarıya doğru çalkalanır, Dalgalar ve tüm balıklar Rabbiniz'in varlığı ve
O'nun gücünün heybeti karşısında alt üst olur.
13. O'nun yayı geren kolu güçlü, attığı oklar sivri olduğundan,
bir kere yola çıkan oklar dünyanın sonuna ulaşmadan durmayacaklardır.
14. Felaketler boşaltıldı, yeryüzüne ulaşmadan geri dönmeyeceklerdir.
15. Ateş tutuşturuldu, yeryüzünün temellerini tamamen yakmadan önce
söndürülmeyecektir.
16. Güçlü bir okçu tarafından atılan ok geri dönmez, yeryüzüne
gönderilmiş felaketler de artık geri çağrılmayacaktır.
17. Vay, vay bana! Kim beni o günden kurtaracak?
18. Dertler geldiğinde çok kişi acı çekip inleyecek, felaketler
ulaştığında herkes korkuya kapılacak.
19. Felaketle yüzleşen insan ne yapacak o zaman? Açlıkla veba,
çileyle cefa insanların daha iyi yolları öğrenmeleri için gönderilen
belalardır.
20. Durum böyleyken bile onlar ne günahlarını terk edecek, ne de bu belaları hafızalarında tutacaklar.
20. Durum böyleyken bile onlar ne günahlarını terk edecek, ne de bu belaları hafızalarında tutacaklar.
21. Bir zaman gelecek, yiyecekler ucuzlayacak. O kadar ki,
kendilerine barış ve zenginliğin yollandığını sanacaklar. Ama tam o anda
yeryüzü bir felaket yatağı olacak. Kılıç, açlık ve başı bozukluk!
22. Yaşayanların çoğu açlıktan ölecek, açlıktan kurtulmuş olanlar
kılıçla yok edilecek.
23. ölüm bir dışkı gibi atılacak, teselli verecek hiç kimse
olmayacak. Dünya boş kalacak, kentleri harabe olacak.
24. Geriye toprağı sürecek, ekecek hiç kimse kalmayacak.
25. Ağaçlar meyve verecek, ama onları kim toplayacak?
26. Üzümler olgunlaşacak, ama onları kim ezip çiğneyecek? Her
yerde büyük bir ıssızlık olacak.
27. Kişi bir insan yüzü görmeyi ya da bir insan sesi duymayı
özleyecek.
28. Çünkü bütün kentler içinde geriye sadece on tanesi ayakta
kalacak. Ülke içinde ise geriye yalnızca ormanda ya da kayalardaki kovuklarda
saklı kalmış olan iki tane kalacak.
29. Aynı şekilde, bir zeytin bahçesinde, her bir ağaçta üç ya da
dört tane zeytin kalacak.
30. Bir üzüm bağındaki bir kaç üzüm salkımı keskin gözlü
toplayıcıların gözünden kaçarken,
31. aynı şekilde, o günlerde, öldürmek için evleri basan kişilerin
elinden üç ya da dört kişi kurtulacak.
32. Yeryüzü ıssızlığa bürünüp tarlalar yaban güllerince işgal
edilecek. Onları ezip çiğneyecek koyunlar olmayacağından yollarda,
patikalarda dikenler bitecek.
33. Genç kızlar onlarla evlenecek kimse olmadığından, kadınlar
kocalarını kaybettiklerinden, kız çocuklar onları geçindirip bakacak kimseleri
olmadığından yas tutup ağlayacaklar.
34. Evlenecek yaştaki genç erkekler savaşta öldürülecek, kocalar
da kıtlıkta ölüp yok olacaklar.
35. Şimdi beni dinleyin, Rabbin kulları olan sizler, sözlerime
dikkat edin.
36. Bu, Rabbiniz'in sözüdür. Onu kabul edin, inanmamazlık etmeyin.
37. Felaketler burada, avucunuzdaki kadar yakındır ve
ertelenmeyecekler.
38. Dokuzuncu ayı içindeki hamile bir kadının çocuğunun doğum anı
giderek yakınlaşır. Doğuma iki ya da üç saat kaldığında, rahimde ani ve
şiddetli sancılar başladığında, çocuk bir an dahi gecikmeden dışarı çıkacaktır.
39. Buna benzer şekilde felaketler de hiç ertelenmeden yeryüzüne
yağacak, dünya, kıskıvrak yakalanmış olarak şiddetli sancılar içinde
inleyecek.
40. Dinleyin sözlerimi, ey hakım, felaketler etrafınızı
sardığında, yeryüzünde sanki birer yabancı gibi olacağınız bir savaşa
hazırlanın.
41. Satıcılar mutlaka olanca hızlarıyla kaçıp canlarını
kurtarmayı, alıcılar satın aldıklarını kaybetmeyi,
42. tüccarlar hiç kâr etmemeyi, inşaatçılar yaptıkları evlerde
hiçbir zaman oturmamayı göze almalıdırlar.
43. Çiftçiler ekin biçmeyi, toplayıcılar üzüm toplamayı beklemesin.
44. Evli olanlar kesinlikle çocuk düşünmesin, evli olmayanlar da kesinlikle
kendilerini dul olarak kabul etsin.
45. Çünkü bütün gayretler, boşuna çaba sarfetmektir.
46. 0nların ürünleri, malları yağmalanıp yabancılar tarafından
toplanacak, evleri yıkılacak, çocukları esir alınacak. Eğer çocukları varsa,
onları yalnızca esaret ve kıtlık için doğurmuş olacaklar.
47. Aynı şekilde çok para kazananlar, onları sadece yağmalanmak
üzere kazanmış olacaklar. Onlar kentleri, evleri, mal mülkleri ve kendi öz
benlikleri için daha fazla harcama yapmaya özen gösterdikçe,
48. günahlarına karşı olan öfkem daha da şiddetli olacaktır diyor
Rabbiniz.
49. Erdemli bir kadın bir fahişeye karşı nasıl bir kızgınlık
duyarsa,
50. aynı şekilde, doğrular da kötülere öfke duyacak. Savunucu
bütün günahları yeryüzünde ortaya çıkarıp sergilemeye geldiğinde, doğruluk
kötülüğü suçlayacaktır.
51. Onun için kötülüğü, onun eylemlerini taklit etmeyin.
52. Çok kısa bir süre içinde kötülük yer yüzünden silinip
temizlenecek, üzerimizde doğruluğun egemenliği başlayacak.
53. Günahkâr günah işlediğini kesinlikle yalanlamamalı Eğer,
"Ben görkemli Tanrım'a karşı günah işlemedim" derse, kendi başına
yalnızca yanan kömürlerin yağmasına neden olacaktır.
54. Çünkü Rabbiniz insanların yaptıklarının hepsini bilmektedir. O,
onların tasarılarını, düzenlerini ve en gizli düşüncelerini bilir.
55. O yeryüzüne "ol" dedi, oldu; göklere "olun" dedi, oldular.
55. O yeryüzüne "ol" dedi, oldu; göklere "olun" dedi, oldular.
56. Rabbiniz'in sözüyle yıldızlar yerlerine yerleştiler. Sayısız
yıldız O'nun bilgisi dahilindedir.
57. 0 zenginliklerle dolu derinlikleri gözler. Denizleri, içinde
bulunan her şeyi ölçüp biçti, ayarladı.
58. Sözüyle denizlerin sınırlarını belirledi, suyun üstüne
karaları yerleştirdi.
59. Gökyüzünü bir kubbe gibi döşedi, onu suların üzerinde güvende
kıldı.
60. Çöllerde pınarları, yeryüzünü sulaması için aşağılara akan
ırmakların kaynakları olarak da dağların zirvesinde çağlayanları O var etti.
61. O insanı yarattı, bedeninin ortasına bir yürek yerleştirdi. Ona ruh, yaşam, anlayış
61. O insanı yarattı, bedeninin ortasına bir yürek yerleştirdi. Ona ruh, yaşam, anlayış
62. ve tüm dünyayı yaratıp gizli sırları araştırıp bulan Her Şeye
Gücü Yeten Tanrı'nın gerçek ruhunu verdi.
63. Günahlarını saklamaya çalışan günahkârlara yazık!
64. Rabbiniz onların tüm işlerini iyice inceleyecek. O hepinizi
sorguya çekecek.
65. O gün günahlarınız, kötü işleriniz ortaya çıkıp sizi suçlamak
için ayağa dikildiğinde şaşkınlığa uğrayacaksınız.
66. öyleyse ne yapabilirsiniz? Tanrı'dan ve meleklerinden günahlarınızı
nasıl gizleyebilirsiniz?
67. Tanrı sizin yargıcınız, O'ndan korkun! Günahlarınızdan dönün,
yaptığınız kötü işlerden uzak durun! O zaman Tanrı sizi bütün sıkıntılardan
özgür kılacaktır.
68. Kızgın alevler sizi yakmak için tutuşturuluyor. Büyük bir sürü
sizin üzerinize çullanacak. Bir kısmınızı ele geçirip putperest kurbanlarından
yedirecek.
69. Onlara teslim olanlarla alay edilecek, başlarına kakılıp
insafsızca davranılacak.
70. Bir çok yerde ve komşu kentlerde Rab'den korkanlara vahşice
saldırılar olacak.
71. Yağmalayanlar Rabden korkan herkese karşı çılgınlar gibi
olacaklar.
72. Mallarını mülklerini yağmalayıp yok edecekler, onları evlerinden
dışarı atacaklar.
73. Sonra, benim seçilmiş halkımın, madencinin ateşinde ayarı
belirlenen altın gibi dayanıp ayakta kaldığı görülecek.
74. "Dinleyin beni ey seçilmiş halkım" diyor Rabbiniz,
"Şiddetli acı dolu günler çok yakında geliyor, ama ben sizleri o
günlerden koruyacağım.
75. Korku ve kuşkunuzu uzaklaştırın!
75. Korku ve kuşkunuzu uzaklaştırın!
76. Çünkü önderiniz Tanrı'dır. Benim buyruklarımı, öğrettiklerimi
uygulayan sizler, günahlarınızın sizi ezip yere vurmasına, kötü işlerinizin
sizi alt etmesine kesinlikle izin vermeyin" diyor Tanrınız Rab,
77. "Vay o günahları içinde boğulmuş, kötü davranışlarına
durmaksızın devam edenlere! Onlar, boydan boya aralıksız böğürtlen çalılarıyla
dolu, geçişi olmayan, büsbütün dikenli çalılıklarla kaplı tarlalar
gibidirler.
78. Ateşle yok edilmeye mahkûm olacaklardır."