2. Bu yüzden hepimiz lambalarımızı söndürdük. Komşularımın hepsi
beni sakinleştirmeye geldiler. Ertesi günün gecesine kadar kederimi kontrol
ettim.
3. Rahatlamam ve kederimi kontrol etmem için ettikleri ısrara son
verdiklerinde ayağa kalktım, geceleyin kimseye görünmeden, gördüğünüz gibi,
buraya, bu tarlaya geldim.
4. Asla köye geri dönmemeye, burada yemeden içmeden, ölene kadar,
aralıksız yas tutup oruç tutmaya karar verdim."
5. Bunu duyunca düşüncelerimi bir yana bırakıp öfkeyle kadına şöyle
dedim: "Sen bu dünyadaki en akılsız kadınsın.
6. Ulusumuzun kederini, bize neler olduğunu görmüyor musun?
7. Hepimizin anası Siyon derin sıkıntı ve üzüntü içinde. Sen onun
için acı çekmeliydin
8. ve hepimizin acısına ortak olmalıydın. Ancak sen kendi biricik
oğlun için derin bir keder içindesin.
9. Sor toprağa, o sana anlatacaktır. O, kendisinin doğurduğu
binlerce kişi için yas tutmak zorundadır.
10. Hepimiz başlangıçta ondan türedik ve daha çok gelecek var. Hemen
hemen onun tüm çocukları mahvolmaya gidiyor, onların çok büyük bir kısmı da
öldürülüyor.
11. Bu durumda kim daha fazla yas tutma hakkına sahip, o kadar büyük
sayıları kaybeden toprak mı, yoksa yalnızca bir kişi için kederlenen sen mi?
12. Bana şöyle diyebilirsin: 'Ama benim kederim toprağın acısından
farklıdır. Ben acı ve sıkıntıyla doğurduğum kendi rahmimin meyvesini kaybettim.
13. Buna karşın, şimdi canlı olan çok büyük sayıdaki insanın
kayboluşu yeryüzüne gelişleri gibi sadece bir doğa kanunudur.'
14. Benim buna yanıtım şudur: Acılarının pahasına sen bir anne
oldun. Ancak aynı şekilde, toprak da daima insanoğlunun annesi oluyor,
Yaratıcısı'na meyve veriyor.
15. "Bu yüzden kederini kendine sakla, talihsizliklerine
cesaretle katlan.
16. Eğer doğru biri olarak Tanrı'nın buyruğunu kabul edersen,
zamanla oğlunu geri alırsın. Kadınlar arasında da onurlu bir ad kazanırsın.
17. Şu halde, köyüne ve kocana geri dön."
18. "Hayır, dönmeyeceğim" diye yanıtladı, "Köye
geri dönmeyeceğim, burada kalıp öleceğim."
19. Ancak ben onunla tartışmayı sürdürdüm:
20. "Söylediğini yapma" dedim, "Siyon'un
talihsizliğini görüp ikna ol, Yeruşalim'in sıkıntısına bakıp kendini
sakinleştir.
21. Gördüğün gibi tapınağımız yıkıldı, sunağımız yerle bir edildi.
22. Arplarımızın teli yok, ezgilerimiz susturuldu, neşeli bağırışlarımız
kesildi. Kandilimizin ışığı sönük, Antlaşma Sandığı ganimet olarak alındı.
Kutsal kaplar kirli, Tanrı tarafından bize verilen ad onurunu yitirdi.
Yöneticilerimize utanç verici bir şekilde davranıldı, kâhinlerimiz canlı canlı
yakıldı, Levililer tutsak alındı. Bakire kızlarımız tecavüze uğradı, karılarımızın
ırzına geçildi. Dindar erkeklerimiz kaçırıldı, çocuklarımız yüzüstü
bırakıldı, gençlerimiz köleleştirildi, güçlü savaşçılarımız zayıf düştü.
23. Hepsinden en kötüsü, Tanrı'nın kendi mührü ile önceden
onayladığı Siyon ceza olarak görkemini yitirdi ve şimdi düşmanımızın ellerinde.
24. Şu halde, kendi sıkıntını üstünden at, acını tümden bir kenara bırak. Güçlü Olan sana lütfunu ve sevgisini göstersin. Yüce Tanrı sana bu sıkıntılarından sonra rahatlık ve huzur versin!"
24. Şu halde, kendi sıkıntını üstünden at, acını tümden bir kenara bırak. Güçlü Olan sana lütfunu ve sevgisini göstersin. Yüce Tanrı sana bu sıkıntılarından sonra rahatlık ve huzur versin!"
25. Ben kadınla konuşuyorken, birden bire onun yüzünün
aydınlanmaya başladığını gördüm. Çehresi şimşek gibi parladı, ondan ürküp
korkuyla büzüldüm.
26. Bunun ne anlama geldiğini merak ederken, o aniden yeryüzünü
sallayan yüksek bir ses çıkarıp korkunç bir çığlık attı.
27. Baktığımda artık bir kadın yoktu, ama büyük, yekpare temeller üzerine kurulmuş, bitmiş bir kent gördüm. "Beni daha önce ziyaret eden melek Uriel nerede?
27. Baktığımda artık bir kadın yoktu, ama büyük, yekpare temeller üzerine kurulmuş, bitmiş bir kent gördüm. "Beni daha önce ziyaret eden melek Uriel nerede?
28. Bütün umutlarımı darmadağın eden, tüm dualarımı boşa çıkaran
bu şaşkınlığın içine düşmüş olmam onun işidir" diyerek korkuyla, yüksek
sesle bağırdım.
29. Beni daha önce ziyaret eden melek belirdiğinde hâlâ konuşuyordum.
29. Beni daha önce ziyaret eden melek belirdiğinde hâlâ konuşuyordum.
30. Beni gördüğünde kendimden geçmiş bir halde, bilinçsizce
toprağın üzerinde ölü gibi uzanmıştım. Sağ elimden beni kavradı, önümde
dimdik dikilip beni ayaklarımın üzerine kaldırdı.
31. "Sorun nedir?" diye sordu, "Neden yıkıldın?
Zihnini altüst edip seni kendinden geçiren neydi?"
32. "Senin beni terk edip yalnız bırakmış olmandır" diye
yanıtladım, "Bana söylediklerini yaptım, tarlaya geldim. Burada görmüş
olduğum şeylerse anlatma yeteneğimin çok ötesinde."
33. "Bir adam gibi ayağa kalk, sana açıklayacağım" dedi.
34. "Söyle efendim" dedim, "Sadece beni yüzüstü
bırakma ve beni tatmin olmadan ölüme terk etme.
35. Çünkü gördüklerim ve duyduklarım kavrayışımın ötesindedir.
36. Yoksa hepsi birer hayal ya da düş mü? Gördüklerim ve
duyduklarım bir hayal ya da düş değilse, kesinlikle
kavrayışımın ötesindedir.
37. Yalvarırım sana efendim, gördüklerimin anlamını bana açıkla."
37. Yalvarırım sana efendim, gördüklerimin anlamını bana açıkla."
38. "Seni ürküten şeylerin anlamını sana açıklarken dinle
beni" diye yanıtladı melek, "Çünkü yüce Tanrı sana bir çok sırrı
açıkladı.
39. 0, senin suçsuz yaşamını, kendi halkın için durmadan çektiğin sıkıntıyı ve Siyon için duyduğun derin acıyı gördü.
39. 0, senin suçsuz yaşamını, kendi halkın için durmadan çektiğin sıkıntıyı ve Siyon için duyduğun derin acıyı gördü.
40. Işte gördüğün görümün anlamı:
41. Kısa bir süre önce yaslı bir kadın gördün ve onu avutmaya
çalıştın. Şimdi artık o kadını görmüyorsun, ancak tamamen kurulmuş bir kent
görüyorsun,
42. Kadın sana oğlunu yitirdiğini söyledi.
43. Açıklaması şudur:
44. Gördüğün kadın, binaları ile birlikte kent olarak gördüğün
Siyon'dur.
45. 0, sana otuz yıldır çocuksuz olduğunu söyledi. Öyledir, çünkü
3000* yıldır Siyon'da hiç kurban sunulmamıştır.
* Bazı eski metinler "3000 yıl", Latince "Üç yıl''
46. 3000 yıl sonra Süleyman kenti kurdu, kurbanlar sundu. Bu da
kısır kadının oğlunu doğurduğu zamanı simgeler.
47. Çocuğunu büyütürken çok büyük acılar çektiğinden söz etti. O
da Yeruşalim'in yerleşime açıldığı dönemdir.
48. Daha sonra sana, oğlunun düğün odasına girdiği günkü ölümü ile
ortaya çıkan büyük kaybından dolayı duyduğu acıyı anlattı. O da Yeruşalim'in
ansızın yıkılışını simgeler.
49. Acısı nedeniyle avutmaya çalıştığın oğlu için yas tutan kadın
olarak gördüğün görümden alman gereken vahiy budur.
50. Senin içten acını, kadın için yürekten hissettiğin şefkati
gören yüce Tanrı şimdi sana onun parlak görkemini ve güzelliğini gösteriyor.
51. İşte sana hiçbir evin dikili olmadığı bir tarlada oturmanı
söylemiş olmamın nedeni
52. yüce Tanrı'nın sana bu görümü yollamaya niyetli olduğunu
bilmemdendir.
53. Herhangi bir binanın temeli atılmamış olan bu tarlaya gelmeni
söylememin nedeni,
54. yüce Tanrı'nın açıklayacağı kentin kurulacağı yerde insanın
yapmış olduğu hiçbir binanın ayakta kalamayacak olmasındandır.
55. "Bunun için hiç korkma, Ezra, titreyen yüreğini rahatlat. Gözlerinde henüz tümünü görecek güç varken kente git ve binaların görkemini gör.
55. "Bunun için hiç korkma, Ezra, titreyen yüreğini rahatlat. Gözlerinde henüz tümünü görecek güç varken kente git ve binaların görkemini gör.
56. Daha sonra, sen ancak kulaklarının duyma gücü kadar
işitebileceksin.
57. Sen, başka bir çok insandan daha fazla kutsanmış birisin. Çok
az kişi senin gibi, yüce Tanrı'yla birlikte anılan bir ada sahiptir.
58. Yarın akşama kadar burada kal.
58. Yarın akşama kadar burada kal.
59. Yüce Tanrı sana görümde yeryüzünün son günlerinde üzerinde
yaşayanlara yapmayı tasarladıklarının görüntülerini gösterecek." Bana söyleneni
yapıp o gece ve ertesi gün orada uyudum.