2. Ayağa kalkıp, "İşte buradayım, Rabbim" diye yanıt
verdim,
3. Ses şöyle devam etti: "Benim halkım Mısır'da köleyken
kendimi bir çalıda açığa çıkardım ve Musa'yla konuştum. Onu halkıma Mısır'dan
çıkışta rehberlik etmesi için yolladım.
4. Onu Sina Dağı'na getirip benimle bir çok gün kalması için orada
tuttum.
5. Ona bir sürü mucizelerden söz ettim, çağların sırrını, zamanın
sonunu gösterdim.
6. Neleri açığa çıkarıp bilinir kılacağını, neleri sır olarak saklayacağını
öğütledim.
7. Şimdi de sana öğüt veriyorum:
8. Sana gösterdiğim, açıklamalarını bildirdiğim görümleri,
belirtileri ezberle.
9. Sen insanların dünyasından alınıp götürülmek üzeresin, Bundan
sonra sen de senin gibi olanlarla birlikte zamanın sonuna kadar oğlumun yanında
kalacaksın.
10. Dünya gençliğini yitirdi, zaman yaşlanıyor.
11. Zaman on iki döneme ayrılmıştır.
12. Onuncu dönemin yarısındayız. Geriye yalnızca iki buçuk dönem
kaldı.
13. Bu yüzden evini düzene koy, halkını uyar, alçakgönüllüleri
teselli et. Sonra ölümlü hayatınla vedalaş,
14. Dünyasal endişelerini bir kenara koy, insansal yüklerini yere
bırak.
15. Zayıf doğanı sıyır at, seni tedirgin eden kaygılarından
kurtul, dünyadan çabucak ayrılmak için hazır ol.
16. Ancak tanık olduğun fenalıkların daha kötüleri geliyor,
17. Bu kocayan dünya giderek daha zayıflayıp güçsüzleşirken
kötülükler dünyanın yaşayanlarından dolayı artıyor.
18. Doğruluk uzaklaşıp gidince yalan daha yakınlaşır. Düşünde gördüğün
kartal zaten uçmakta."
19. "Rabbim, huzurunuzda konuşabilir miyim?" dedim,
20. "Şu anda hayatta olan halkımı uyardıktan sonra
isteğinizle buradan ayrılacağım. Ama bundan sonra doğacakları kim uyaracak?
Dünya karanlığa bürünüyor ve üzerinde yaşayanlar ışıksız.
21. Yasan ateşte yok edildiğinden hiç kimse önceden yaptıklarını
ve gelecekte yapacaklarını bilemeyecek.
22. Eğer gözünde lütuf bulduysam, beni kutsal ruhla doldur.
Böylelikle, dünyanın bütün öyküsünü, senin yasanda yer alan her şeyi en
başından itibaren yazabileyim. O zaman insanlar doğru yolu bulma olasılığına
sahip olacaklar. Seçtiklerinde de son günlerde sonsuz yaşamı
kazanacaklar."
23. "Git" diye yanıtladı, "Bütün insanlara seslen,
onlara kırk gün boyunca seni aramamalarını söyle.
24. Hemen çok sayıda yazı tableti al. Hızlıca yazı yazmada eğitimli
beş adamı, Seraya'yı, Dabriya'yı, Şelemiya'yı, Etan'ı ve Asiel'i yanına al.
25. Sonra buraya dön. Ben yazman gerekenleri bitirinceye kadar
kalbinde sönmeyecek olan anlayış lambasını yakacağım.
26. İşini bitirince bir kısmını topluma açıkla. Kalanını sır olarak saklamaları için bilge kişilere ver. Yarın bu vakitte yazmaya başlamalısın."
26. İşini bitirince bir kısmını topluma açıkla. Kalanını sır olarak saklamaları için bilge kişilere ver. Yarın bu vakitte yazmaya başlamalısın."
27. Bana buyrulduğu gibi gittim, bütün halkı çağırıp topladım,
onlara şöyle dedim:
28. "Ey İsrail, söyleyeceklerimi dinle!
29. Başlangıçta atalarımız Mısır'da yabancılar gibi yaşadılar.
30. O ülkeden kurtarıldılar ve onlara yaşam vaat eden yasa verildi.
31. Ancak onlar yasaya itaatsizlik ettiler. Sizler de onların
izinden gidiyorsunuz. Daha sonra sizlere bir ülke verildi, Siyon toprağı. Ama
sizler atalarınız gibi günah işleyip yüce Tanrı'nın sizin için hazırladığı
yolu terk ettiniz.
32. 0 doğru bir yargıç olduğundan, zamanında size vermiş
olduklarını geri aldı,
33. Şimdi sizler burada sürgündesiniz, ama Yahudi hemşerilerinizden
Yeruşalim'e daha yakınsınız.
34. Eğer sizler düşüncenizi toplayıp öğrenmeye istekliyseniz
yaşamınız güvenlik içinde olacak, öldükten sonra lütufla karşılaşacaksınız.
35. Ölümden sonra yargı gelecek! Bize yeniden yaşam verilecek,
doğru olanların adları belirlenecek. Tanrı tanımazların işleri ise ortaya
çıkarılacak.
36. Şimdiden sonra hiç kimse benimle konuşmaya gelmemeli, gelecek kırk gün boyunca beni aramamalı."
36. Şimdiden sonra hiç kimse benimle konuşmaya gelmemeli, gelecek kırk gün boyunca beni aramamalı."
37. Bana söylendiği gibi beş adamı yanıma aldım, birlikte tarlaya
gittik ve orada kaldık.
38. Ertesi gün, "Ezra, ağzını aç ve sana verdiğimi iç"
diyerek beni çağıran bir ses işittim.
39. Böylece ağzımı açtım. Elime ateşe benzer renkte, suya benzeyen
bir şeyle dolu bir kap tutuşturuldu.
40. Onu alıp içtim. İçer içmez hafızam genişledi, zihnim sel gibi
algılayış yağdırmaya başladı. Bilgim iyice büyüyüp gelişti.
41. Konuşmak için ağzımı açtım, durmaksızın konuşmamı sürdürdüm.
42. Yüce Tanrı söylenenleri yazıya döken beş adama da anlayış
verdi. Daha önce bilmedikleri bir alfabe kullanıyorlardı. Sadece geceleri
yemek yiyip bütün gün boyunca yazarak kırk gün işin başında kaldılar.
43. Bense bütün gün boyunca konuşuyordum, geceleri bile susmuyordum.
44. Kırkıncı güne kadar doksan dört kitap yazılmıştı.
45. Kırkıncı günün sonunda yüce Tanrı benimle konuşlu. "İlk
yazdığın yirmi dört kitabı halka sun" dedi, "Layık olan da olmayan
da okusun.
46. Ama son yetmiş kitap geride alıkonulmalı. Halkının bilgeleri dışında hiç kimseye verilmemeli.
46. Ama son yetmiş kitap geride alıkonulmalı. Halkının bilgeleri dışında hiç kimseye verilmemeli.
47. Çünkü bu kitaplar anlayış pınarı, bilgelik kaynağı ve bilgi
seli içeriyorlar."
48. Ben de öyle yaptım.