BÖLÜM 6

1. O bana, "Bu yeryüzünün başlangıcını düşün" dedi, "Dünyanın kapıları henüz kurulmamış, hiç rüzgar yok ve esmiyor,
2. hiç gök gürlemiyor, hiç şimşek çakmıyor. Cennetin temelleri henüz atılmamış,
3. ne de onun görüle­cek hoş çiçekleri var! Ne yıldızları hareket ettiren güçler yerleştirilmiş, ne de sayısız melekler ordusu toplanmış.
4. Ne havanın uçsuz bucaksız alanı ku­rulmuş, ne de göğün katmanlarının ad­ları belirlenmiş. Siyon henüz Tanrı­nın ayağını koyacağı basamak olarak seçilmemiş.
5. Bugünkü çağ henüz plan­lanmamış, günahkârların düzenleri he­nüz yasa dışı kabul edilmemiş. Sada­kat hazinesinde biriktirilenlerin üzeri­ne Tanrı'nın mührü de basılmamış.
6. Bu konuda düşündüm. Bütün evren tama­men benim, yalnızca benim yüzüm­den yaratıldı. Aynı şekilde, tamamen benim, yalnızca benim yüzümden de son bulacak."
7. Meleğe sordum: "Çağları bölen süreleri anlat bana. Ne zaman ilk çağ biter ve sonraki başlar?"
8. 0, "Süre İbrahim ve İshak'ın arasındaki süre­den daha büyük olmayacak" dedi, "Çünkü Yakup ve Esav onun soyunun çocuklarıydı. Doğumları sırasında Ya­kup'un eli Esav'in topuğunu sımsıkı kavrıyordu.
9. Esav ilk çağın sonunu, Yakup ise gelecek çağın başlangıcını temsil ediyor.
10. Bir insanın başlangı­cı elinde, sonu ise topuğundadır. To­puk ve el arasında herhangi bir ara sü­re arama Ezra."
11. "Efendim, üstadım" dedim, "Eğer gözünüzde lütuf buldumsa,
12. bir kıs­mını bir önceki gece bana gösterdiği­niz belirtilerin sonuncusunu da bana bildiriniz."
13. "Ayaklarını yükselt" diye yanıt­ladı, "Yüksek sesle çınlayan bir ses işiteceksin.
14. 0 konuşmaya başladığın­da,
15.eğer durduğun yeri titretir ve sar­sarsa korkma. O sonu anlatır ve yer­yüzünün temelleri anlayacak ki, o ken­dilerinden söz ediyor.
16. Onlar titreyip sarsılacaklar, çünkü biliyorlar ki, so­nunda mutlaka şekillerini değiştire­cekler."
17. Bunu işittiğimde ayakları­mı yükseltip dinledim, ses konuşmaya başladı. Onun sesi, çağlayan suların sesi gibiydi. Şöyle diyordu:
18. "Yeryüzünde yaşayanları yargı­lamaya geleceğim zaman yaklaştı.
19. Günahkârların kötülüklerini araştı­racağım zaman,
20. Siyon'un aşağılan­masının son bulacağı zaman, geçip gi­den çağın üzerine mührün basılacağı zaman... Sonra bu belirtileri yerine getireceğim: Göğün gözü önünde ki­taplar açılacak, herkes aynı anda on­ları görecek.
21. Yalnızca bir yaşında olan çocuklar bile konuşabilecek, ha­mile kadınlar üç dört aylık bebekleri­ni erken doğuracak. Onlar yaşayacak, atlayıp zıplayacaklar.
22. Ekilen tarla­ların birden bire ekilemez oldukları görülecek, dolu ambarların aniden bo­şaldıkları farkedilecek.
23. Yüksek ses­li, şiddetli bir boru sesi olacak, işiten herkesin kalbinde dehşetli bir korku esecek.
24. 0 zaman arkadaşlar, sanki düşmanlarıymış gibi dostlarıyla sava­şacaklar, yeryüzünde yaşayanlar deh­şete kapılacak. Üç saat boyunca akan ırmaklar duracak.
25. "Bütün bunlardan sonra her kim geriye kalırsa, önceden bana haber verildi ki, o korunacak, getirdiğim kurtuluşu, benim dünyamın sonunu görecek.
26. Onların hepsi, ölümü hiç bilmeksizin cennete alınan insanları görecek. Daha sonra yeryüzündeki insanlar kalplerinde bir değişim hissedecek ve daha iyi düşünecekler.
27. Kötülük tamamen yok edilecek,
28. hile, yalan ortadan kaldırılacak. Bu­na karşın doğruluk, sadakat gelişecek. Ahlak bozukluğunun, çürümenin hak­kından gelinecek. Şimdiye kadar meyvesiz olan gerçek aydınlığa çıka­cak."
29. Ses benimle konuşuyorken aya­ğımın altındaki zemin titremeye baş­ladı. Sonra melek bana şöyle dedi:
30. "Bunlar sana bu gece getirdiğim vahiylerdir.
31. Eğer bir kez daha dua edip yedi gün oruç tutarsan, sana daha büyük şeylerden söz etmek için geri geleceğim.
32. Çünkü yüce Tanrı sesini duydu. Güçlü Olan bütün yaşamın bo­yunca gösterdiğin paklığı ve erdemi görüyor.
33. Beni sana, tüm bu vahiy­lerle ve şu mesajla göndermesinin ne­deni de budur: 'Kendine güven, hiç korkma. 
34. Şimdi bu çağda yararsız düşüncelere kaygı ve aceleyle dalma. Sonra en son çağ geldiğinde aceleyle hareket edemeyeceksin.' "
35. Hemen uyandım, önceki gibi aynı biçimde yedi gün oruç tuttum. Böylece bana söylenen üç hafta ta­mamlandı,
36.Sekizinci gece yine yü­rekten tedirgindim, yüce Tanrı'yla ko­nuştum.
37. Düşüncemde büyük ızdırap içindeydim.
38. Şöyle dedim: "Ey Rabbim, yara­tılışın başlangıcında sen sözü söyle­din. İlk gün dedin ki, 'Gökyüzü ve yeryüzü olsun!' ve sözün yerine geldi.
39. 0 zaman havada dolaşan ruhlar oradaydı, karanlık ve sessizlik her ye­ri doldurmuştu, insan sesine benzer hiçbir ses yoktu.
40. Sonra sen, o zamandan bu yana yapmış olduğun işlerini görünür kılması için ışığa koru­ma odalarından dışarı çıkmasını bu­yurdun.
41. İkinci gün gökkubbenin me­leğini yaratıp ona bir parçası yukarı­da, diğeri de aşağıda kalacak şekilde, suların arasını bölen engeller yapma­sını buyurdun.
42. Üçüncü gün sulara yeryüzünün yedinci kısmında toplan­malarını buyurdun, öbür altı kısmı ise kuru toprak yaptın, Ondan bir kısmı senin hizmetine ekilip sürülmek için ayrıldı.
43. Söz ağzından çıkar çıkmaz bir anda işi bitirdi.
44. Anında çok sa­yıda arzulanabilecek çeşitli tatlarda, bereketli, değişik renkli, harika koku­lu meyveler oluştu. Bunlar üçüncü gün oldu.
45. Dördüncü gün buyruğunla tüm parlaklığı ve görkemiyle güneşi, ayı ve özenle yerleştirilmiş yıldızları ya­rattın.
46. Onlara, yakında yaratacağın insana hizmet etmelerini buyurdun.
47. Beşinci gün suların toplanmış oldu­ğu yedinci kısma, yaşayan yaratıkları, kuşları ve balıkları oluşturmasını bu­yurdun.
48. Böylece buyruğuna uyarak durgun ve hayatsız su canlı yaratıkları meydana getirdi. Öyle ki, uluslar se­nin harika işlerini övsün.
49. Daha son­ra sen iki yaratığı ayırdın, birine Behemot, öbürüne de Livyatan adını ver­din.
50. Suların toplandığı yedinci kı­sım her ikisini birlikte barındıramayacağı için onları ayrı yerlere yerleştir­din.
51. üçüncü gün kuru yapmış oldu­ğun toprağın bir kısmını -binlerce te­pesi bulunan ülkeyi- kendi ülkesi ola­rak Behemot'a verdin.
52. Livyatan'a ise yedinci kısmı, suları verdin. Onları arzu ettiğin zaman istediğin kişilerin yemesi için sakladın.
53. Altıncı gün yeryüzüne senin için sığırlar, vahşi hayvanlar ve sürüngenler var etmesini buyurdun.
54. İşlerini tamamlamak için Adem'i yarattın, ona yarattığın her şe­yin üzerinde egemen olma yetkisini verdin. Adem'den bize kadar hepimiz senin seçilmiş halkın, onun soyunun çocuklarıyız.
55. "Ey Rabbim, tüm yaratılış öykü­sünü ezbere sayıp döktüm.'Çünkü de­miştin ki,
56. sen bu dünyayı bizim uğ­rumuza yarattın. Adem'in soyundan gelen ulusların geri kalanı önemsiz, onlar bir tükürükten daha değerli de­ğiller. Tümünün sayısı kovadan akan bir damladan daha fazla değil.
57. Ey Rabbim, ancak o değersiz kabul edi­len uluslar bugün bizi yönetiyor ve yiyip yutuyor.
58. Biz, senin halkın -se­nin ilk doğanın, senin oğlun, senin destekleyicin, senin en çok sevdiğin halkın- onların eline teslim edildik.
59. Dünya gerçekten bizim için mi ya­ratıldı? O halde neden bizler bizim dünyamızda egemenliği alamıyoruz? Bu ne kadar daha böyle sürecek?"